Türkiyədə seçkilər düyünü açacaqmı?

30-10-2015, 17:03
0
Türkiyədə seçkilər düyünü açacaqmı?

Türkiyədə noyabrın 1-də keçiriləcək parlament seçkiləri ilə bağlı vəziyyət və partiyaların şansları barədə Ankara təmsilçimiz Aydın Taş yazır. Yazı Türkiyə türcəsində hazırlanıb və onu olduğu kimi təqdim edirik.

***

Türkiye 1 Kasım tarihinde tekrar genel seçime gidiyor. 7 Haziran’da gerçekleşen seçiminde ortaya çıkan sonuçta, AKP’nin tek başına iktidarı 13 yıl sonra devrilmiş ama bir hükumet kurulamamıştı.

Hükumetin kurulaması aritmetik olarak mümkün olmadı. Başta dediğim gibi AKP tek başına çoğunluğu yitirmişti. Alternatif olarak MHP-CHP hükumeti vardı, ancak bu koalisyon oluşumu da yeterli sayıda milletvekiline ulaşamadı. MHP-CHP hükumeti için ya doğrudan ya da dışarıdan terör örgütü PKK’nın desteklediği HDP’nin desteği gerekiyordu.

MHP, ideolojik savları gereği bunu kökten reddetti. CHP ise AKP’den ve şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan hesap sormak adına buna olumlu sinyal verdi. MHP ve CHP arasındaki bu keskin görüş farklılığı iki parti tabanında karşılıklı olarak ileride kurulabilme olasılığı olan bir koalisyona yara verdi.

Türkiye’nin önünde şimdi çok önemli bir seçim var. Bu seçim Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki son tabloyu değiştirebilecek mi? Bir hükumet kurulabilecek mi, yoksa tablo değişmezse yine bir seçim mi olacak? Esasen Türk halkını en çok düşündüren de budur.

1 Kasım’da tekrar seçime gidilirken, Hükumet kurulamamasının günah keçisi olarak MHP gösterildi. “MHP herşeye hayır diyor” mantığıyla bir algı yönetimi yaratıldı. Ben bu fikre doğrudan katılmıyorum. Çünkü, bir kere, HDP/PKK destekli MHP-CHP bir hükumetine hayır denilmesi, kişisel kanaatime milletimin menfaati için doğrudur. AKP-MHP hükumetinin kurulmasına kim karşı çıktığına gelirsek, M;HP Türkiye’nin mefaati öngören 4 şart öne sürdü, AKP bunları kabul etmedi, etmediği gibi MHP’yi koalisyona hayır demekle suçladı.

Algı yönetimi bu şekilde işletildi, fakat MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Ankara mitinginde buna siyasi kurnazlıkla bir cevap verdi. Dedi ki, “Bizi herşeye hayır demekle suçluyorsunuz; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu herşeye evet dedi, CHP ile neden hükumeti kurmadınız”. İşin aslı şuydu ki, şu an geçici Başbakan olan Ahmet Davutoğlu koalisyon kurmayı istedi, fakat sonuç olarak AKP tek başına iktidar olmak istiyor ve hükumeti bir partiyle bölüşmek istemiyor. Bunu da asıl isteyen Recep Tayyip Erdoğan’dır. Yukarıdan emir gelince Davutoğlu, paşa paşa CHP’ye hayır demek zorunda kaldı. Vesayetten şikayet edenler, yeni bir vesayet yarattı. Hal bu ki, Türkiye bir kişiden büyüktür!

Elbette, 7 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye kısa sürede bir çok büyük olay yaşadı. Terör bir anda hortladı. Suruç saldırısı ve ardından gelen şehit haberleri Türk milletini derinden etkiledi. Yıllardır “artık şehit haberleri gelmiyor” propagandasının, aslında Türkiye’nin bir bölümünün terör örgütüne teslim edildiğini ortaya çıkardı. Dağlıca’da 16 askerimizin şehit edilmesi terör saldırılarını doruğa ulaştırdı. Nihayetinde Ankara’da büyük çapta ölümlü bir bombalı saldırı oldu.

Halk, şunları sorgulamaya başladı: Bu saldırılar birden bire niye başladı? Bu saldırılar kimin işine yarıyor? Seçim güvenli bir şekilde yapılacak mı ya da seçim iptal mi edilecek?

Uzun süre seçim olup olmayacağı tartışıldı. Terör örgtü PKK’nın doğu illerinde sandıkları gasp edeceği dillendirildi. Bütün bu iddiaların sonucu görmek için şurada 1 Kasım’a çok az bir süre kaldı.

Peki seçim sonuçları ne olur?

AKP

7 Haziran seçiminden sonra tek başına iktidarı kaybetti ve adeta aparkat yemiş bir boksör gibi sersemledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükumet görüşmelerinin başlamasını yasal olarak geciktirebildiği kadar geciktirdi. AKP-CHP görüşmeleri çok uzun sürdü ve CHP’nin evet, AKP’nin bu hükumete hayır dediği görüldü. Elbette iki taraf ellerindeki medya imkanlarıyla bunu halka aktarmaya çalıştı. MHP’ye karşı net tavır alındı. Oylarını tekrar artırma telaşına giren AKP, doğuda kürtçülük, batıda ise milliyetçiilik yapmaya başladı, siz isterseniz buna iki yüzlülük diyebilirsiniz. 7 Haziran ve ondan sonraki süreç halkın artık AKP’ye itimatının kalmadığını gösteriyor, fakat kendine adres bulamıyor. 1 Kasım’daki seçimlerde her durumda AKP yine birinci parti olarak sandıktan çıkacak. Fakat tek başına iktidar yine olamayacaklar.

MHP

Bütün yaşananlar gösterdi ki, eğer MHP üzerinde bu algı yönetimi yaratılmasaydı, bu parti oylarını daha da yukarıya kesinlikle taşıyacaktı. Şimdi ancak şunu tahmin edebiliriz: Ya Türk milleti algı yönetimine kanıp hükumet kurulamamasından MHP’yi sorumlu tutacak ve bu oylarının 1-2 puan düşmesine neden olacak ya da yüce Türk milleti hükumet kurulamaması, terörün bir anda ortaya çıkmasından AKP’yi sorumlu tutarak MHP oylarının 2 puan yukarı çıkmasını sağlayacak. Bu iki olasılıkta da bir şey daha var ki, o da her halde MHP’den CHP’ye doğru en az 1 faiz oy kayması yaşanacak. MHP, son seçimde yüzde 16,5 oy almıştı, şimdi bu ya yüzde 18 düzeyine kalkacak ya da yüzde 15 düzeyine düşecek.

CHP

Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarı ne kadar çok isterdiğini halka kanıtladı. Bunu kanıtlaması, oy olarak CHP’ye yansıyacağı anlamına gelmese de bu seçimde oylarını artırmasına kesin gözüyle bakılıyor. CHP, HDP/PKK’ya kaptırdığı emanet oyların bir kısmını geri alacak. Bunun yanında MHP’ye yönelik algı yönetimi sayesinde MHP’den de küçük miktar oy koparacak. AKP’den ise CHP’ye ciddi bir geçiş beklenmiyor. CHP’nin en gerçekçi tahmin yüzde 27 alması.

HDP/PKK

Bu partinin 7 Haziran seçimlerinde barajı geçmesi bekleniyorsada, yüzde 13 oranında oy alması beklenmiyordu. Anlamsız ve gerçekdışı ve sadece kendilerini pazarlama ambalajı olan, “inadına barış”, “kardeşlik, hümanizm” gibi aldatıcı söylemlerine, yaşanan bunca teröre rağmen oy olarak tekrar karşılık bulur mu? Bu takdir yüce Türk milletinindir, benim tahminim, emanet oyların bir kısmının CHP’ye geri döneceğidir, fakat yine de bu parti baraj sorunu yaşamayacaktır. Emanet oyların bir kısmı geri gitsede, bunu telafi edip, son seçimlerde aldıkları yüzde 13 oyun üstüne de çıkabilirler fakat bu gerçekten çok ama çok sürpriz olur.

Halkın ne kadarı oy kullanacak?

Gelen seçimin merak edilen bir konusu da halkın katılım oranı. Yukarıda da anlattığım bütün yaşananları dikkate alırsak ve buna ilave olarak halkın son bir yılda sürekli seçimde oy kullandığını düşünürsek, katılım oranınının düşük kalacağı endişesi de bulunuyor. Geçen yıldan bu yana Belediye seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimi, 7 Haziran seçimi gerçekleştirildi. Şimdi bu dördüncü seçim. Türk milleti bu kadar kısa zamanda bu kadar çok seçime gitmeye alışık değil.

Bir merak konusu da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle uzatılan tatil.Hem 30 Ekim, hem de 2 Kasım tarhileri normal de resmi tatil olmadığı halde tatil ilan edildi. Halk arasında yaygın görüş o ki, Halkın seçimlere iştirakinin düşmesi için böyle bir karar alındı. Bunu da bekleyip göreceğiz, halk tatile keyif yapmaya mı gidecek, yoksa vatanı için sandığa oy kullanmaya mı?

Türkiye için hayırlısı neyse onun gerçekleşmesini yüce ALLAH’tan dilerim.

скачать dle 12.1