AKP necə təkbaşına iqtidar oldu?

3-11-2015, 10:02
0
AKP necə təkbaşına iqtidar oldu?

Aydın Taş, “Azadlıq”ın Ankara təmsilçisi

Türk milleti seçimini etdi ve gözetilmeyen şekilde AKP’nin zaferiyle sonuçlandı. Özleri bile bu kadar yüksek ses almayı gözlemirdi. Takdir uca Türk milletinindir, bize de saygı göstermek düşüyor. Bu yazıda, neden böyle oldu, onu anlatmaya çalışacağım…

Şahsen, bele bir neticenin ola bileceğini hesap edirdim, fakat çok az ihtimal vermiştim. Azadlıq’taki bir önceki yazımda, AKP-nin seslerini artırma ehtimali olduğunu, tek başa iqtidar ola bilmeyeceğini, amma qerarsız da bir seçmen kitlesini olduğunu yazmıştım. Görülür ki, bu qerarsız seçmenler tercihlerini AKP-den yana kullanıp, bu da 40 faiz olan sesleri 49 faize qaldırdı. Doğru ile yanlışı ayırd etme şeraitinin yaranmadığı ortamda xalqa tesir eden başlıca etkenleri şöyle sıralayabilirim.

7 İyun genel seçkileri sonrası ortaya çıkan sonuçlara göre bir hökumetin kurulmamasından ötürü yaşanan belirsizlik oldu. Xalq, hökumet kurulamadı, kaos artır düşüncesiyle, “eğer 7 İyun kimi neticeler ortaya çıxarsa yine hökumet kurulamayacak, belke tekrar bir seçki olacaq” diye düşündü.

7 İyun seçkilerinde muxalefet partiyaları CHP ve MHP toplamda ancak 41 faiz oy alabildi. Birge, AKP-nin ses sayısını keçtiler amma milletvekili sayısında AKP-nin çox gerisinde qaldılar ve hökumeti qurmaq üçün gereken 276 milletvekiline ulaşamayarak 212 rakamında qaldılar. Seçmen bu farkın kapanabileceğini düşünmedi.

Hökumet kurabilmek üçün CHP ve MHP-nin çatmayan milletvekili sayısına terör örgütü PKK-nın desteklediyi HDP-nin de desteği lazımdı. Toplamda 60 faize yakın ses ve 292 milletvekili vardı, ancak MHP, PKK destekçisi HDP ile heç bir şekilde görüşmeyeceyini açıkladı (Ki, bende bunu destekliyorum). Aynı açıklama HDP’den de geldi. CHP ise MHP-ye bele bir hökumet üçün Başbakanlık teklif etti. Bunun da olmayacağını anlayan xalq bu kez, “60 faiz ses verdik, iqtidara gele bilmediniz, içine ettiniz” diyerek muhalefete tepki gösterdi.

Meclis spikeri seçkisinde ise, MHP’nin mövgeyi AKP namizedinin seçilmesine sebeb olması CHP seçmeninde soğukluğa neden oldu. Fakat bundan çok, CHP-nin bu müddette HDP ile yaxınlaşması MHP-li ve muhafazakar seçmenlerde iticilik yaratdı. MHP-CHP koalisyonuna artık soğuk bakan bu kitle bu kez AKP-ye yöneldi.

Devlet Bahçeli, 7 İyun gecesi ele bir çıxış etdi ki, her kes anlamak istediyi yerden anladı. Bütün media MHP-ni “her şeye hayır” demekle itham etti. Mediası olmayan MHP ise ne demek istediğini anlatamadı. Onsuz da televizyalara pek çıxmayan ve sözlü şerh vermeyen Bahçeli, gündemi yazılı şerh ve twitterdan değerlendirdi. Fakat, bu şerhleri anlamak üçün “Deyimler Sözlüğü” zaruri bir ehtiyac, zira siyasi şerh yerine edebiyat sahasında Nobel mükafatına namized bir edebi eseri oxuduğunuzu düşüne bilersiniz.

AKP bunu yaxşı değerlendirerek, evvelki kimi milliyetçilikten dem vuraraq MHP-nin söylem alanına girdi. MHP, AKP’nin doğuda Kürtçülük, batıda milliyetçilik ederek xalqı aldatılmasına manea törede bilmedi.

AKP, Ergenekon ve Balyoz davaları da dahil olmaqla beraber yaşanan bütün pis olaylara, bir cinayetkar tapmıştı: Paralel yapı dedikleri Fethullahçılar. Öz dövrlerinde bütün suçları paralel yapının üstüne yıxarak özlerini aklamaya çalışdılar, görünen o ki bunu bacardılar.

Rahmetlik Erbakanın Saadet Partiyası ile şehid Muhsin Yazıcıoğlunun Büyük Birlik Partiyası bu sefer ittifak etmediler. Bu iki partiyanın heç bir şekilde Meclise giremeyeceğini bilen xalq, AKP-nin dini söylemler kullanarak, bu partiyaların seslerini de özüne ilave etdi.

Bu seçkinin en önemli etkeni de terör olaylarıydı. Terör örgütü PKK-nın bir anda saldırmasıyla her gün şehit haberleri gelmeye başladı. Şanlıurfa Suruç’ta canlı bomba saldırısında 32 adamın ölmesi ve Dağlıca’da 16 askerimizin şehid edilmesi infial yarattı. Son olarak Ankaradakə canlı bomba saldırısında 100-den fazla adamın ölümü xalqı oldukça qorxutdu ve bu “güçlü dövlet” tek başa iqtidarla olur düşüncesine yol açdı.

En önemli etkenlerden biri de Cumhurbaşkanı Erdoğanın tavrı oldu. Tarafsız olmadığı aşikar olan Erdoğan, 7 İyun’da Cumhurbaşkanı olarak ad çekmeden AKP-ye ses istemesi, meydanlara inmesinin xoş karşılanmadığını anladı. Daha da önemlisi, “Başkanlık Sistemi” bu sefer açıq işlenmedi. Xalq bunu Erdoğan haddini bilmeye başladı deyerek, tekrar AKP-ye üzünü dönderdi.

7 İyundan bu yana hükumet kurulamaması, iqtisadiyyat ictimşyettinde ciddi kaygılara yol açtı. Dolların pahalalması, belirsizlik nedeniyle yatırımların azalması kimi sebebler, xalqın olmayan refahını tehdit eder hale geldi.

Size en başlıca sebepleri sıraladım. Oxuduklarınız arasında bilmediğiniz ve ya yarım bildiğiniz konular varsa, her halde siz de sesinizi AKP-ye verirdiniz. Fakat, bu yukarıda saydığım sebeblerin çoxunun sebebi AKP-dir ve muhalefet bu yazdıklarımı xalqa izah edemedi.

Sandık başına gelen qerarsız seçmen, vicdanıyla baş-başa kalacak ve O an ağlından; hökumetsizliğin sebebi muhalefet, kaos, iqtisadi ve AKP-nin tez-tez istifade etdiği sözde “istikrar” kimi anlayışlar düşünse AKP-ye ses verecekti. Fakat yolsuzluk, rüşvet, yalan, talan, PKK terörü ile mutabakat/razılaşma, şehidler, qaçaq Saray, israf kimi kavramlarda da cezalandırılacaktı. İki ayrı keskin sonuç. Men işte burada yanıldım. Xalq, bütün yaşananlardan dolayı yönetimde hiç bir etkisi olmayan muhalefeti cezalandırdı.

Ne Erdoğanın, ne de Davutoğlunun böyle bir zafer beklediğini düşünmürem. Bütün anket şirketleri yaptıkları o kadar araştırmaya rağmen hepsi yanıldı. Bir çox AKP-li seçim öncesi MHP ile kurulabilecek ittifaktan bahsediyordu. Hayır, inanın beklemiyorlardı. Hatta Bülent Arınç, itiraf etti, “300 milletvekilinin üstünü beklemiyorduk” dedi.

Öten il, Kurultay gazetesinde “Erdoğan Sendromu” tezini ortaya atan bir yazı kaleme almıştım. Bu seçim sonuçlarının ardından “Sosyoloji” alanında ihtisas ve araştırma yapmayı ciddi-ciddi düşünmeye başladım.

Çünkü, uca Türk milletini başa düşmek isteyirem!

скачать dle 12.1